Dolar
ABD Doları 34.1048
Euro
Euro 38.0948
Sterling
Sterling 45.3949
Altın
Altın 2841.2000
BOLU PUS
6,5
PUS

“TÜRKİYE’DE BEBEK ÖLÜMLERİNDE HIZLI BİR DÜŞÜŞ VAR”

“TÜRKİYE’DE BEBEK ÖLÜMLERİNDE HIZLI BİR DÜŞÜŞ VAR”

Koru Hastaneleri, Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Doğasında
Doğum Derneği tarafından düzenlenen “3. Uluslararası Gebelik, Doğum ve
Lohusalık Kongresi”nin açılışında konuşan Ergezen, doğan her çocuğun yeni
bir umut, yeni bir hayat demek olduğunu söyledi.


Ergezen, doğumun, bir kadının anne olmasıyla aileye, topluma
yeni bir bireyin katılması olduğunu ve sadece fiziksel bir olay olarak
görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:


“Her şeyin hızla değiştiği çağımızda, tıp alanında da
önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yakın zamana kadar, doğumların çoğu evde, köyde
ebe maharetiyle ya da doğum konusunda belirli bilgi, tecrübeye sahip
kadınlarımız tarafından yaptırılırdı. Yine de bu süreçte, gebelik döneminde ya
da lohusalık döneminde kadınlarımızın yeterince bilgilendirilmemesi nedeniyle
çok sayıda anne-bebek ölümleri yaşanırdı. Günümüzde tıp, doğumlardaki bu
ölümleri önlemek için birçok metot geliştirmiştir.”


Türkiye’de son 16 yılda sağlık alanında başarılan büyük
dönüşümün, kadın sağlığı hizmetlerine de yansıması olduğunu anlatan Ergezen,
“Bir ülkenin yüksek gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli kriter olan
anne ölüm oranımız, 100 bin canlı doğumda 64 iken bugün bu rakam 14,6’ya düştü.
Türkiye’de bebek ölüm hızında çok hızlı bir azalma olduğudur. Bebek ölüm hızı,
2008-2013 (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları-2013) yılları arasındaki beş
yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından
yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda
9,2’dir.” diye konuştu.


“EN AZ BİR İZLEM
YAPILAN LOHUSA ORANI YÜZDE 99,5”


Ergezen, Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, 2017’de
doğum öncesi bakım hizmetlerine erişimde yüzde 99, sağlık personeliyle doğumda
ise yüzde 98 gibi yüksek oranlara ulaşıldığını aktararak, “Doğum Sonu
Bakım Programı” çerçevesinde en az bir izlem yapılan lohusa oranının yüzde
99,5 olduğunu dile getirdi.


Nüfusun yapısındaki değişimler sonucunda, gelecekte aktif
olmayan nüfusun payının artması, doğurganlık hızının azalmasıyla da yaşlı
nüfusun payının yükselme riskinin bulunduğuna dikkati çeken Ergezen, “Bu
risklerin önlenmesi için aile refahının korunması, aile eğitimlerinin ve aile
danışmanlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi, sosyal yardım ve hizmetlerin aile
temelli sunulması, genç nüfusun yaratacağı fırsatlardan azami derecede
faydalanılması için düzenlemeler yapmaktayız.” ifadesini kullandı.


Ergezen, 2018 yılında Şartlı Sağlık Yardım Programı
kapsamında, 1,2 milyon çocuğa 382 milyon lira, Şartlı Gebelik Yardım Programı
ile 100 bin anne adayına 16,2 milyon lira destek verdiklerini, ülkenin dinamik
nüfus yapısının korunması amacıyla yeni bir sosyal yardım programını hayata
geçirdiklerini bildirdi.


“2 BİN 638
ÇOCUĞA 396 MİLYON LİRA DESTEK SAĞLANDI”


Muhtaç Ailelere Çoklu Doğum Yardımı programı ile muhtaç
hanelerin beslenme ve öz bakım ihtiyaçları bakımından desteklenmesini
sağladıklarını anlatan Ergezen, “Bu yılın başında ödemelerine başladığımız
program kapsamında, 2 bin 638 çocuğumuza yaklaşık 396 milyon lira destek
sağladık. Ayrıca Aile Sosyal Destek Programı kapsamında, 1 milyon 231 bin 891
haneye ziyaret gerçekleştirdik.” dedi.


Ergezen, Türkiye’de yılda yaklaşık 1,3 milyon doğumun
gerçekleştiğine değinerek, şunları söyledi:


“Fakat canlı bebek demek, sağlıklı doğum anlamına
gelmemektedir. Ülkemizde sezaryenle doğum oranı, 2002 yılında yüzde 21 iken,
bugün yüzde 53’e yükseldi. Elbette bu oran sadece ülkemizde değil dünyada da
giderek artmaktadır. Ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilebilir
oranın yüzde 10-15 aralığında olduğu ifade edilmektedir. Bu gösterge ülkemizde
yüzde 53’lere varan sezaryen oranın sürdürülebilir bir durum olmadığını, kritik
bir problem olduğunu göstermektedir. Bu oran, aynı zamanda ülkemizin
doğurganlık hızına da etki eden önemli bir veridir. Bir ülke nüfusunun
yenilenme düzeyini gösteren doğurganlık hızı, ülkemizde geçen yıl 2,07 olarak gerçekleşti.
Bu oldukça kritik bir oran. Bu anlamda sayın Cumhurbaşkanımızın sıkça dile
getirdiği ‘en az 3 çocuk’ çağrısı, ülkemizin geleceği açısından son derece
önemlidir.”


Başkanlığını Yüksek İhtisas Üniversitesi Kadın Hastalıkları
ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aydan Biri ile Prof. Dr.
Tamer Mungan’ın yapacağı kongre, 4 gün sürecek.


 

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ayşe Ergezen, “Bebek ölüm hızı, 2008-2013 yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 9,2’dir.” dedi.

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
15 Şubat 2019
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir