Türk-İş Temsilcisi
Özgür Elçi ve beraberindeki 5 sendika başkanı 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla
ortak basın açıklaması yaptı. Korona virüs salgını nedeniyle uzun yıllar sonra
ilk kez alanlarda kutlanamayan 1 Mayıs için Türk-İş taleplerini kamuoyu ile
paylaştı.
1 Mayıs işçi bayramı nedeniyle Türk-İş’e bağlı sendikalar
basın açıklaması yapmak için bir araya geldi. Açıklamayı yapan Elçi,
meydanların korona virüs sebebiyle boş kalsa da işçinin taleplerinin geçerli
olduğunu söyledi. Türk iş temsilcisi Özgür Elçi ve 5 sendika başkanının
katıldığı basın açıklamasında sosyal mesafeye dikkat edildi.
“OLAĞANÜSTÜ SÜREÇ
NEDENİYLE MEYDANLARDA DEĞİLİZ”
Bu yıl, içinden geçtiğimiz olağanüstü süreç nedeniyle
meydanlarda olmadıklarını ifade eden Türk-İş Temsilcisi Özgür Elçi; “Bugün
insanca yaşam ve çalışma şartlarını sağlama kavgasının verildiği, emeğin
haklarının, barış ve özgürlük mücadelesinin sürdürüldüğü gün; bugün 1 Mayıs.
Bu yıl, içinden geçtiğimiz olağanüstü süreç nedeniyle
meydanlarda değiliz.
Ülkemizle birlikte dünyanın tamamını etkisi altına alan
Koronavirüs (Covid-19) salgını yaşamımızı köklü bir biçimde değiştiriyor.
Bizlerle birlikte tüm dünyada, hak arayanların çıktığı meydanlar bugün sessiz
kaldı. Ama halkımızın temel mal ve hizmetlerini karşılamak için işyerlerinde
işçiler olarak çalışmaya devam ediyoruz. Mal ve hizmet üretimini bu zor
koşullar altında sürdüren arkadaşlarımız, Gece gündüz demeden canını dişine
takarak, büyük bir özveriyle çalışıp adeta yaşamlarını ortaya koyan
kardeşlerimiz, Çalışmaya, üretmeye, hizmet vermeye devam ediyoruz. Bugün “1
Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” Emeğin ve emekçinin değerini bugün toplumun tüm kesimleri
bir kez daha gördü” ifadelerini kullandı.
“ŞİMDİ TOPLUMUN GENİŞ
KESİMLERİNİN TALEPLERİNİN KARŞILANMASI ZAMANI”
Tüm insanlık için derin bir belirsizlik döneminden
geçildiğine dikkat çeken Elçi; “Ülke, dil, din, etnik köken, kültürel fark
olmaksızın, hepimiz, yani tüm insanlık derin bir belirsizlik döneminden
geçiyoruz. Daha önce yaşanmamış anlara tanıklık ediyoruz. Olağanüstü bir
dönemin etkilerini ve sonuçlarını görüyoruz. Dünya çapında bu derece sarsıcı
bir etkiye neden olmuş bir olay yaşanmadı. Dünya Savaşlarının bile bu kadar
yaygın etkisi olmadı. Dünya, geçtiğimiz yüzyıl içinde onlarca badire atlatmış
olsa bile, bu kadar geniş kapsamda,
milyarlarca insanın etkilendiği başka bir olayı şimdiye kadar görmedi.
Okullarda eğitim yapılamaz oldu. Her türlü spor ve kültürel etkinlikler
ertelendi. Dini inançların gereği yerine getirilemedi. Uçaklar uçmadı,
seyahatler kısıtlandı. Karantina ile birlikte sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Uluslararası
Çalışma Örgütü, her yıl yaptığı Konferansı bu yıl yapamadı, 2021 yılına
ertelemek zorunda kaldı. Covid-19 salgını ile dünya değişiyor. Şimdi sosyal
devleti yeniden inşa etmenin zamanıdır. Şimdi işçinin, memurun, çiftçinin,
esnafın, emeklinin, işsizin, yani toplumun geniş kesimlerinin taleplerinin
karşılanması zamanıdır. Şimdi yaşadıklarımız, önümüzdeki dönemde dünya çapında
yaşanabilecek kapsamlı toplumsal dönüşümlerin zemini olmalıdır” şeklinde
konuştu.
“İŞLER BU ŞEKİLDE
YÜRÜMEZ DEDİK”
Bu dönemin farkına hala varamayanlar olduğunu belirten Elçi;
“Birtakım kişi ve kuruluşlar eskisi gibi davranmaya, gelişmeleri fırsata
çevirmeye ve hırslarının peşinden koşmaya devam ediyor. Aslında Covid-19, biz
işçilerin uzun süreden beri söylediği ve eğer düzeltilmezse tüm insanlığı
felakete sürükleyebilecek bir gerçeğin anlaşılmasını sağladı. Bizler; işçi hak
ve özgürlüklerinin hiçe sayıldığı bu dünyanın yaşanabilir adil bir dünya
olmadığını söyledik, “işler bu şekilde yürümez” dedik.
“BİR VİRÜS GELDİ VE
HER ŞEYİ GÖRÜNÜR KILDI”
Dünyanın ne derece adaletsiz bir şekilde yönetildiğini, işçi
hak ve özgürlüklerinin, öncelik sıralamasında ne kadar gerilerde olduğunu
herkesin yüzüne vurdu. Yoksulların, yeterli sağlık, beslenme ve barınma
koşullarına sahip olmayanların karşı karşıya kaldıkları sefaletin boyutlarını
gözler önüne serdi. Sürekli “ellerinizi yıkayın, kişisel temizliğinize dikkat
edin” çağrılarının dünya çapında yapıldığı bir ortamda, olağan zamanlarda suya
erişemeyen milyonlarca insanın olduğunun farkına varıldı” dedi.
“COVİD-19 SALGINI
SÜRECİNDE ATILMASI GEREKEN BİR ÇOK ADIM BULUNMAKTADIR”
Özgür Elçi açıklamasının devamında, işsizlik ve yoksulluk
riskiyle karşı karşıya kalan insanların olduğuna işaret ederek; “Bağışıklık
sistemini korumak için dengeli beslenmenin önemine vurgu yapılan bir ortamda,
dünya genelinde 2019 itibariyle 820 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini
görmeyen gözlere gösterdi, duymayan kulaklara duyurdu. İçinden geçtiğimiz
süreç, başta sağlık hizmetleri olmak üzere, tüm alanlarda şimdiye kadar
yapılmış tüm özelleştirmelerin ne kadar hatalı olduğunu, yeni-liberalizmin
sınırlı sayıda zenginin çıkarı için milyonlarca insanı nasıl yoksullaştırarak
tahakküm altına aldığını kanıtladı. Kendilerini dünyanın yöneticileri gibi
gören ülkelerin, bir anda baş gösteren salgınla mücadelede nasıl sorunlar
yaşadıklarını gözler önüne serdi.
Yaşamını ücretli çalışarak sürdürmekten başka şansı
bulunmayan milyarlarca insanın bir anda nasıl işsizlik ve yoksulluk riskiyle
karşı karşıya kalabileceğini bizlere gösterdi. Aslında vasfı ne olursa olsun,
dünyanın tüm işçilerinin mevcut ekonomik düzende ne derece kırılgan bir hayat
sürdüklerini ortaya koydu. 2020 1
Mayıs’ını karşıladığımız bu olağanüstü koşullar altında bile taleplerimiz
geçerliliğini korumaktadır. Covid-19 salgını sürecinde ve sonrasında atılması
gereken birçok adım bulunmaktadır:
“SENDİKAL ÖRGÜTLENME
DEMOKRASİNİN YAPI TAŞIDIR”
Çoğulcu, özgürlükçü ve katılımcı demokrasi, tüm kurum ve
kurallarıyla hayata geçirilmelidir. Sendikal örgütlenme demokrasinin yapı
taşıdır. Ekonomik ve sosyal politikaların öncelikli amacı, refahın adaletli
dağılımı olmalıdır. Ücretli çalışanların yaşama ve iş şartları
iyileştirilmelidir. Vergide adalet sağlanmalıdır. İşsizlik ve kayıt dışı
istihdam ortadan kaldırılmalıdır. Stratejik sektörler ve sosyal güvenlik,
eğitim, sağlık gibi hizmetler kamu tarafından yerine getirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonu kuruluş amacına uygun
kullanılmalıdır. Kıdem tazminatı gibi işçilerin en önemli kazanımları
korunmalı, esnek çalışmaya dönük değişiklikler gündeme getirilmemelidir. Tüm
insanlık olarak bu küresel salgının üstesinden geleceğimize olan inancımız
tamdır. Aslında bu insanlığın verdiği
bir savaştır. Bu savaşın ön cephesinde yer alan sağlık emekçileri ve dünyanın
hala işler durumda kalmasını sağlayan diğer tüm iş kollarındaki emekçileri yer alıyor.
“ÖNÜMÜZDEKİ YIL HEP
BİRLİKTE 1 MAYIS’I ALANLARDA KUTLAMALIYIZ”
Ön cephedeki savaşın kazanılması, geri cephedeki önlemlere
de güçlü bir şekilde bağlıdır. Bu salgının mağlup edilmesinin ardından, tüm
insanlığın bir arada ve barış içinde yaşayabileceği, eşitsizliklerin üstesinden
gelmek için bir mücadele vereceği sürecin içine gireceğini ümit ediyoruz.
Sendikalar, emek örgütleri, aralarındaki ayrılıklardan kurtulup bir araya
gelmek zorundadır. Önümüzdeki yıl hep birlikte 1 Mayıs’ı alanlarda kutlamalı,
işçinin taleplerini bir ağızdan seslendirmeliyiz. Emeğin hak ve çıkarlarını
birlikte koruyup geliştirmeliyiz. Güzel ve güneşli günlerin görüleceği,
salgının ve eşitsizliklerin üstesinden gelinmiş bir gelecek umuduyla herkesin 1
Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.” İfadelerini kullandı.