Makarna sektörünün lider markası Filiz, bir ilke daha imza
atarak “yüzde 100 Türk buğdayı ile üretim taahhüdü” vermeye başladığını
açıkladı. Sektörde yüzde 100 Türk buğdayı taahhüdü veren tek marka olan Filiz;
makarnalarının pişme kalitesi, kıvamı ve özel harmanından gelen lezzetiyle
sofralarda kaliteli makarna deneyimi yaşatmaya devam edecek
Tarladan çatala sürdürülebilirlik kavramı ile çalışmalarını
sürdüren Filiz, ambalajının yanı sıra makarnasını da Anadolu ve Trakya’daki
çiftçilerinin özenle yetiştirdiği en kaliteli buğdaylarla yeniledi. Makarnanın
Türk mutfağındaki yerini daha da güçlendirerek pazarı geliştirmek ve makarna
severlere her öğünde kaliteli, güvenilir ve sağlıklı bir tercih sunmak için
önemli yatırım ve projeleri hayata geçiren Filiz, sürdürülebilir tarım
projeleriyle çiftçilerle birlikte çevreye de katkı sağlamayı başardı.
“TÜM
PAYDAŞLARIMIZLA MAKARNANIN LEZZETİNE LEZZET KATTIK”
Filiz’in tüm çalışmalarını tarladan çatala sürdürülebilirlik
prensibiyle yürüttüğünü belirten Barilla Gıda A.Ş. Genel Müdürü Piero Mirra;
“Türkiye’nin dört bir yanında akademik kurumlar, uzmanlar ve çiftçilerle
makarnanın kalitesini ve lezzetini artırmak için 20 yılı aşkın süredir önemli
çalışmalar yürütüyoruz. Biz bu
topraklara, çiftçilerimize, 46 yıldır tüketicilerin vazgeçilmez lezzeti olan
Filiz’e güveniyoruz. Türkiye’deki ilklerimize eklediğimiz ‘yüzde 100 Türk
buğdayı’ taahhüdümüz ile sadece makarnamızın kalitesini geliştirmekle kalmadık,
aynı zamanda üretim koşullarını daha sürdürülebilir hale getirdik” dedi.
“400 ÇİFTÇİ İLE
ÇALIŞIYORUZ”
Konya, Yozgat, Siverek ve Uşak’ın ardından Trakya ile
birlikte Türkiye’nin dört bir yanında 400 çiftçi ile yaklaşık 40 bin dekarlık
alanda sözleşmeli durum buğdayı üretimi gerçekleştirdiklerini kaydeden Piero
Mirra; “Uzun yıllardır hammaddelerimizin tamamını yerel üretim ile
karşılayabilmek için çalışıyor, Türkiye’de sözleşmeli ve sürdürülebilir tarım
faaliyetlerimizi geliştirmek için çaba gösteriyoruz. Çeyrek asra yakın süredir
yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, artık makarnalarımızın üretiminde
kullanılan yüksek kaliteli durum buğdayının yüzde yüzünü yerel kaynaklardan
temin edebiliyoruz. Anadolu’nun dört bir yanında yüzlerce çiftçimiz özenle en
kaliteli buğdayları Filiz için yetiştiriyor. Hedefimiz; iş birliği içinde
olduğumuz çiftçi sayımızı artırmak ve onları her türlü bilgi, veri ve modern
tekniklerle destekleyip geliştirerek birlikte yeni başarılara imza atmak”
açıklamasını yaptı.
“ÇİFTÇİNİN
MALİYETLERİ YÜZDE 7 AZALDI, GELİRLERİ YÜZDE 6 ARTTI”
Kurumun tedarik zinciri faaliyetlerinin beş temel konuda
yürütüldüğünü belirten Mirra şöyle konuştu; “Üretim verimliliği ve rekabet
gücü, iş bütünlüğü, kalite ve gıda güvenliği, çevreye saygı ve sürdürülebilir
iş birliği başlıklarında yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde makarnamızın
tarladan sofraya çevresel etkisini daha iyi analiz ediyor, çevreye bıraktığı
karbon, su ve ekolojik ayak izini gözlemliyoruz. Son olarak Trakya’da Tekirdağ
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi iş birliği ile yürüttüğümüz
Sürdürülebilir Makarnalık Buğday Tarımı projemiz neticesinde çiftçilerimizin
girdi maliyetleri yüzde 7 azalırken, gelirleri yüzde 6 oranında arttı. Bunun
yanında, ekolojik ayak izinde yüzde 8, karbon ayak izinde yüzde 19’luk bir
azalma elde edildi. Bu yenilikçi yaklaşımın sağladığı kazanımları tüm
çiftçilerimiz ile paylaşabilmek için araştırma sonuçlarımızı bir el kitabında
topladık. Tüm üreticilerimize bir rehber olabileceğini düşündüğümüz bu el
kitabıyla daha çok çiftçiye ulaşarak sürdürülebilir durum buğdayı tarımını
Türkiye’de yaygınlaştırmak istiyoruz.”
“HEP BİRLİKTE YENİ
BİR BAŞARI HİKAYESİ YAZABİLİRİZ”
Zengin ve verimli topraklara sahip olan Türkiye’nin
stratejik bir tahıl olan durum buğdayı üretiminde yeni bir başarı hikayesi
yazabileceğini kaydeden Piero Mirra ayrıca; “Durum buğdayı olmadan makarna
olmaz, hatta bizler de olamayız. Ekim alanlarındaki azalmanın yanında iklim
koşullarının da etkisiyle, yüksek talebi karşılayamayan Türkiye, son yıllarda
durum buğdayında maalesef net ithalatçı konumuna geldi. 2019 yılında hasat
tahminlerin çok altında gerçekleşti ve Türkiye geçen yıl rekor bir düzeyde, 1,4
milyon ton durum buğdayı ithal etmek durumunda kaldı. Bu, bir önceki yıla göre
tonaj olarak 2 buçuk, dolar bazındaysa 3 kat artış anlamına geliyor. Bunun
yanında, bugün tüm dünyanın yaşadığı büyük sarsıntının tarıma olan etkilerini
de hesaba kattığımızda, durum buğdayı üretiminde bize göre sürdürülebilir
olmayan bu tabloyu mutlaka düzeltmeliyiz. Tüm paydaşlarla iş birliği içinde,
verimi ve kaliteyi yükselten, üreticinin daha fazla kazandığı, aynı zamanda
çevresel etkisi düşük doğru tarım modelleri uygulayarak, Türkiye’yi anavatanı
olduğu durum buğdayı üretiminde tekrar kendine yeten bir ülke konumuna
getirebiliriz” açıklamasını yaptı.