Bolu Abant
İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğünce hazırlanan, TÜBİTAK ile Bolu Belediyesince
desteklenen “Gölcük Göleti Tabiat Parkı’nın Sürdürülebilir Kullanımına
Yönelik Çalışma, Mevcut Durumun Belirlenmesi ve Rekreasyonel Aktivitelerin
Tabiat Parkı ve Gölete Etkilerinin Araştırılması Projesi” kapsamında
2015’te başlatılan çalışmalarda sona gelindi.
BAİBÜ Mühendislik Fakültesi Çevre
Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Duran Karakaş başkanlığında
yürütülen proje kapsamında, tabiat parkının yüzey toprağı, göl suyu ve sudaki
balçık ile gölde yaşayan balıklar üzerinde incelemeler yapıldı.
Hava kalitesinin ölçülmesi amacıyla da
parkta hava kalitesi izleme istasyonu kurulmaya başlandı. İstasyonda, yaklaşık
6 ay boyunca tabiat parkının hava kalitesini ölçülecek. Burada saatlik
ozon ölçümleri yapılacak ve fotokimyasal sis oluşum sıklığı belirlenebilecek.
Eylül 2020’de bitmesi planlanan projenin
kapanış toplantısında ise Gölcük Tabiat Parkı’nın gelecek nesillere olduğu
gibi aktarılması için alınması gereken önlemler, bilimsel sonuçlarla
desteklenerek ilgili kurumlara iletilecek.
“MANGALLI
PİKNİK TOPRAĞI, HAVAYI, SU KALİTESİNİ ETKİLİYOR”
Prof. Dr. Karakaş, yaptığı
açıklamada, Gölcük’te yoğun insan baskısı olduğunu söyledi.
Bölgenin korunan bir alan olduğuna
işaret eden Karakaş, “Aynı zamanda orman içi dinlence yeri olarak
kullanılıyor. Burada yoğun şekilde mangallı piknik yapılıyor. Bu da tabiat
parkının yüzey toprağını, havasını ve göletin su kalitesini ciddi şekilde
etkiliyor. Çok fazla mangal yakıldığından çok fazla duman oluşuyor. Yıllar
içinde çok fazla ağacın kuruduğu biliniyor. Projenin başlatılmasının nedeni de
ağaç kuruma ve gölde görülen ciddi otlaşma olaylarıdır.” dedi.
Karakaş, proje kapsamında tabiat
parkındaki mevcut durumu belirlediklerini anlatarak, şunları kaydetti:
“Havanın yanı sıra toprak, su ve
göl dip çamurunun da kalitesine bakıyoruz. Hatta balıklarda bile özel
kirleticilere bakıyoruz. Mangallı piknikler sırasında yakılan barbekü kömürleri
çok yüksek düzeylerde Poli-Aromatik Hidrokarbon (PAH) dediğimiz, insan sağlığı
için zararlı kimyasal bileşiklerin emisyonlarına neden olmaktadır. Park
atmosferinde gaz ve toz formunda, toprağında, suyunda, hatta balıklarında ne
kadar PAH bileşiği olduğunu belirliyoruz.”
“PİKNİK
ALANI GÖLETTEN UZAĞA ALINABİLİR”
Proje kapsamındaki çalışmaların
ardından, 2018’den bu yana 25 noktada toprak, 50 noktada dip çamuru, 50 noktada
su örnekleme ve analiz uygulamaları gerçekleştirdiklerine değinen Karakaş, aynı
ölçümleri kış döneminde de yapacaklarını dile getirdi.
Karakaş, piknik yapılacak alanın, proje
sonuç raporuyla açığa çıkacak bilimsel verilerle de desteklenerek, göletten
daha uzağa alınabileceğini tahmin ettiklerini bildirdi.
“KİRLİLİK
GÖL DERİNLİĞİNİ AZALTTI”
Karakaş, Gölcük göletinde 2004’te
yapılan ölçümlerde en derin noktanın 8 metre olduğunun yayınlandığını söyledi.
Ancak kendilerinin iki farklı mevsimde
yaptıkları derinlik ölçümlerinde aynı sonuca ulaşamadıklarına dikkati çeken
Karakaş, şu anda derinliğin 5,5 metre çıktığını, bunun yaklaşık 1
metresinin de balçık halinde olduğunu belirtti.
Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hava istasyonumuzda, mangal
yakılırken havaya ne kadar çok kirleticinin salındığı, bu salınımın parkta
hangi yönlere dağıldığı, bunun su, toprak ve hava kalitesini nasıl etkilediği
raporlanacak. Tabiat parkındaki hava kirliliğinin park ekosistemine etkileri
ile özellikle ağaçlarda kurumaya, gölette otlaşmaya, su seviyesinde sığlaşmaya
neden olan faktörler, paydaşlar ve yetkili kurumlarla paylaşılacak.”