Bolu Haber, Gazete ve Firma Rehberi

Bolu ile ilgili internette aradığınız tüm soruların cevabını bulabileceğiniz internet sitesi.

Sertaç GÜNAY

21009 görüntüleme

Sertaç GÜNAY (İnşaat Mühendisi-Müteahhit)

 

Doğum: 1984 Bolu

Okul: Bolu Özel Gürtan İlkokulu, Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi, Ankara Atatürk Anadolu Lisesi, İstanbul Kültür Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans bitti, Doktora devam ediyor…

Meslek: İnşaat Mühendisi

Bulunduğu görevler: İnşaat Mühendisleri Bolu Şube Odası üyeliği, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) üyeliği, Bolu Genç İşadamları Derneği (BOGİAD) Yönetim Kurulu üyeliği, Bir dönem Demokrat Parti İlçe Yönetim Kurulu üyeliği, Bolu Off Road Kulübü üyesi… 

 

HAYATI DOLU DOLU YAŞAYAN BİR MÜHENDİS

 

Başarılı bir eğitim hayatı geçirdi…

İnşaat Mühendisi oldu, yüksek lisansını tamamladı, doktorasını tamamlamaya çalışıyor…

Ortaokul, lise dönemlerinde yedi yıl lisanslı yüzücülük yaptı…

Üniversite döneminde girdiği proje yarışmasında Türkiye üçüncüsü olarak büyük bir başarıya imza attı…

Bolu’da inşaat mühendisliği yapıyor ama proje ofisi yok. Hatta müteahhitlikte yapıyor…

Off road yapmayı, motosiklet kullanmayı çok seviyor…

Sosyal olmayı, insanlarla konuşmayı ve gezmeyi seveni başarılı bir mühendis Sertaç Günay’ın hayat hikayesi…

 

1984 yılında Bolu’da doğdu Sertaç Günay. Özel Gürtan İlkokulunda okuduktan sonra İzzet Baysal Anadolu Lisesinde devam etti eğitimine. Deprem zamanı ise yaklaşık bir sene Ankara’da kaldı ailesiyle. Orada Atatürk Anadolu Lisesine gitti. Peşi sıra, İstanbul Kültür Üniversitesi İnşaat Mühendisliği okudu. Ondan sonra Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdi. Sonra da Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinde İşletme bölümünde yüksek lisans yaptı. C sınıfı iş güvenliği uzmanlığı da alan Sertaç Günay, şu an yine doktora öğrencisi olarak eğitim hayatına devam ediyor. Bolu’nun genç ve başarılı mühendislerinden Sertaç Günay hayat hikayesini şöyle özetliyor; 

Çocukluğumuzdan beri biz esnaf olduğumuz için okul çıkışlarında forma ile bile gelir dükkanda dururduk. Buralarda geçti hep. Bizim dükkanımız caddedeydi, İzzet Baysal Caddesinde. Ondan öncesinde annem Orman İşletme Müdürlüğünde memurdu. Orada sosyal işler şefliği yapıyordu. Annem babam çalıştığı için biz genellikle ilkokula kadar dede ile anane büyüttü. Onlar da Gölyüzünde oturuyordu. Şu an mevcutta yeni inşaat yaptığım yerde oturuyorum bende. Yine aynı yerdeyiz, o zamanlar iki katlı bahçeli bir evdi orası. Bir erkek kardeşim var o da İstanbul’da avukat. Onla beraber bahçede geçti çocukluğumuz.

OKUL HAYATI

Ortaokul lise döneminde yüzme ile uğraştım ben 7 sene lisanslı yüzücülük yaptım. En çok uğraştığım en severek yaptığım da oydu. Öğretmenlerin yaramaz olduğunu bilip yine de sevdiği öğrenciler vardır onlardandım. Kötü değildim, uyarı, disiplin cezası hiç almadım ama çok efendi bir çocuk da değildim. Arkadaş çevrem de genişti. Genelde yaşça büyük arkadaşlarım da çoktu, onlar da buradalar hala görüşürüz.

TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ OLDU

Ben inşaat mühendisliği okudum. Çelik köprü yarışmaları olurdu bizde. Orada bir Türkiye üçüncülüğüm vardı. Kendi tasarladığımız bir çelik köprüyü asma da olabiliyordu, bunların projesini, maketini, fiilen 3 – 4 kişi projesini yapanlar, en kısa zamanda kurulumunu yapar. Sonra testleri yapılıyor, başarılı olursan ona göre bir derece alıyorsun. Ben özel üniversitede okudum. Ondan kaynaklı da arkadaşlarımın hepsi ya büyük müteahhitlerdi, Türkiye genelindeki, onların çocuklarıydı, inşaat okuyanlar. Yada çevre illerden yada, bu tarz şeylerde ön planlarda olanlardı. Farklı bir ortam oluştu. Şans eseri, bir üst dönem çok şımarıktı, alt dönemim çok pısırıktı, ben en güzel döneme denk geldim kendi adıma. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu, çoğu ile hala görüşüyorum. Bana kafa olarak da yakın arkadaşlarım hepsi. İstanbul’da üniversite hayatım eğlenceliydi. 

BABASINA YARDIM EDİYOR

Babamlar 9 kardeşler. Burada en bilinen üç kardeşi, büyük amcam Kamil, küçük amcam Zeki, babamla yıllarca beraberlerdi. Sonrasında ayrıldık. O zamanlar ticaret odası yok tabi, Bolu’da belediyeye kayıtlı yedinci esnaf. Dedemin Bolu’daki esnaflığından beri bu işlerle uğraşıyorlar. Rahmetli dedemi ben pek görmedim, ben doğduğumda dedem vefat etmişti. Sonrasında amcamlarla beraberdik, sonra herkes kendi işyerini açtı. Ben de kendimi bildim bileli dükkandayım.

MÜHENDİSLİK YAPIYOR

İnşaat mühendisliği yapıyorum ama bir proje ofisim yok. Kendim aynı zamanda müteahhitlik de yapıyorum bitirdiğim iki tane binam var şu an. Kendi şantiye şefliğimi de kendim yapıyorum. Dışarı şantiye şefliği, danışmanlık hizmeti veriyorum ama projecilik yapmıyorum.

YOĞUN ÇALIŞIYOR

Amcamlarla bir ayrılık durumumuz olduğu zaman babamın yalnız başına olmaması gerekiyordu. Kardeşim İstanbul’da kalmayı tercih etti. Birimizden birimizin burada olması gerekti. Beni çok fazla kendi mesleğimden uzaklaştırmadı. Müteahhitlik de yaptığım için çok fazla uzak kalmıyorum ama zaman sıkıntımız var. Haftanın 6 günü dükkandayız, sabah 8 akşam 8. Öyle olunca da diğer işlerle beraber dağılması zor oluyor. Bunun içine bir de proje girmiş olsa, yetişemeyeceğiz. 

AİLE HAYATI

Annem de babam da Marmara İşletme mezunu. Annem bir de Ankara Üniversitesi Turizm Otelcilik mezunu. O da iki üniversite okumuş. Annem burada Orman İşletme Müdürlüğünde işçi sosyal işler şefiydi, deprem zamanında Ankara’da müdürlük aldı. Peşi sıra da emekli oldu. Babam da emekliliğini doldurdu ama esnaf olunca devam ediyor. Erkek kardeşim var 1986 doğumlu avukat o da. O da İstanbul’da okudu, okuduktan sonra yüksek lisans için de orada kaldı. Amerika’ya gitti geldi. Onlardaki iş kolları bizden farklı. Uzmanlaştıkları alana göre farklı branşları oluyor. Şirket evliliklerin bakıyor, marka avukatlığı yapıyor. Buradaki potansiyel onun için yok denecek kadar az. Öyle olunca da orada kalmayı tercih etti. O bekar. Ben evlendim, çocuk yolda, inşallah 5 aya kadar onu da kucağımıza alacağız. Evleneli de 4 sene oldu. 4 Ekim 2015’te eşimle çok severek evlendik. Sonra da evlilik sonrasında hayat standarda döndü. Eşim piyano öğretmeni, burada üniversitede de ders verdi. Ondan önce özel bir okulda çalışıyordu. Şimdi kendi öğrencileri var, kendi bürosunda ders veriyor. O da işini çok seviyor ama Bolu’da o da sıkılıyor. Kendi mesleğine göre kendine çok fazla potansiyel bulamadığı için.

STK’LAR

İnşaat mühendisleri odasının zaten üyesiyim. Buradaki toplantılarına olabildiğince katılıyorum. Ticaret odası kaydım var, STK olarak ilgilenebildiğim, BOGİAD’dayım, yönetimdeyim. Haricinde çok fazla bir şeyim yok. Siyasi olarak bir dönem Demokrat Partide ilçe yönetiminde çalıştım. Sonrasında siyaset de kalmadı. Şu an esnaflıktan da kaynaklı. 

OFF ROAD VE MOTOSİKLET TUTKUNU

Sporla ilgili yaptığım yüzücülükle ilgili olimpiyatlar haricinde çok yüzme yarışı göremiyoruz gerçi. Futbolla alakam yok, Beşiktaşlıyım ama kadroyu say desen üç kişi sayarım çok fazla takip edemiyorum. Bir Pazar günüm var. Pazar günü de, Bolu Offroad kulübüne üyeyim. Bolu Motors diye bir motosiklet ekibimiz var. Motosikleti de seviyorum. Zaman ayırmakla alakalı olabildiğince turlara katılıyorum. Bir Amerikan arabam var, kendi aramızdaki turlarla geziyoruz. Allah başka dert vermesin dedikleri gibi bir Amerikan kullanıcısıyım. Fırsat buldukça gezilere çıkıyoruz. Motosikletle geziyorum, Pazar günleri genellikle günübirlik oluyor ama çevre illere gidip geliyorum.

SOSYAL OLMAYI SEVİYOR

Çok kolay sinirlenmem ama sinirlendiğimde gözüm bir şeyi görmüyor. Genelde sakin bir insanım ama yaşlandıkça geçiyor. Üniversiteyi bitirip Bolu’ya geldiğimde bir değnek verin dünyayı yerinden oynatayım modundaydım ama şu an vinç versen cesaret bulamıyorum. Yaşlandıkça insan korkuyor demeyelim ama risk almaya biraz daha çekinir oluyor. Evlenince gözü karalığını yitiriyorsun artık daha fazla, hem eşinle ilgili hem kendinle ilgili düşünüyorsun. Çok fazla faktör giriyor işin içine o da seni geri planda kalmaya itiyor. Genelde sosyal olmayı insanlarla konuşmayı gezmeyi çok seviyorum ama imkanlar bu kadar olunca böyle oluyor.

HEDEFLERİ

Kafamda ticari planlar var, ama hep erteliyoruz. Mevcut zaman da pek imkan vermiyor ekonomik kriz var. BOGİAD olarak da, bunlarla ilgili altından kalkamayacağımız projeleri beraber de yapmak istiyoruz, onlarla da görüşüyoruz bu aralar aktifiz. İlk planda Allah nasip ederse bu yaz ufaklığı kucağımıza almayı planlıyorum. Sonrasında zaten Allah ne gösterirse, öyle gidecek. Ondan sonra kartları o dağıtacak. Hepimizin içinde bastırdığı şeyler var tabi ama şartlar ne olur bilemem. İlla ki dünyayı gezeceğim, diye bir düşünce yok kafamda. Bolu soğuk olmasından kaynaklı benim soğukla pek aram yok. İklimine çok katlanamasam da Bolu’da yaşamayı planlıyorum tabi ki. Gidip de başka bir yere düzen kurmak, yeni insanlarla tanışmak zor. Son 5 – 6 yılda Bolu büyüdü, yine de caddeye çıktığında, tanıdığın insanları görmek güzel bir şey. Biz Bolu’da büyük bir evde oturan koca bir aile gibiyiz aslında. Öyle olunca da her zaman görmediğin insanları başka bir işin peşinden giderken de karşılaşıp halini hatırını sormak güzel bir şey. Bunu ben büyük illerde yaşayabileceğimi zannetmiyorum. Buradaki samimiyet oradakiler gibi olmayacak, çünkü oralarda çok yalan dolan işler de dönüyor. İnsanlar maskelerle geziyor, Bolu’nun güzel yanlarından biri de o aslında. Yine Bolu’da olmak isterim tabi ama merkezden uzak bir müstakil bir evde oturmayı da düşünüyorum. Onlar da hep komşularla olacak işler. O da benim kafamdaki insanları ikna etmemle olacak. Düşünce var, proje var ama yeni maliyetlerle insanların alım güçleri de eskisi gibi değil nasıl olur bilemiyorum. Bolu’ya ilk geldiğimde gençlikten kaynaklı büyük hayaller vardı. Yavaş yavaş, şimdiki pozisyon itibariyle, şimdi en azından benim gibi üniversite dönüşü Bolu’ya gelmiş, içinde ufak çomakla dünyayı yerinden oynatmayı isteyen ama çevresinden destek göremeyen, maddi şartlarından ötürü bir şeye cesaret edemeyen arkadaşlarla da bir araya gelip, BOGİAD olarak bizim göremediğimiz yakalayamadığımız şeyi onlar yakalayabilirse onları desteklemek, artık biraz abilik yapacak döneme kaydık gibi.