Bolu’da
köylerinin yakınlarındaki ormanlık alanlarda yetişen alıç meyvelerini toplayan
vatandaşlar, bunları kentte kurulan pazarlara ve yöresel ürünlerin satıldığı
yerlere getiriyor.
İğneyle
bir ipe dizilerek satılan şifalı meyve, aynı zamanda reçel, marmelat ve sirke
yapımında da kullanılıyor.
Bölge
insanı tarafından kalp, tansiyon ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiğine
inanılan alıç, vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor.
Bolu
Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi
Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muttalip Gündoğdu, yaptığı
açıklamada, alıcın dünyada yaygın yetiştiriciliği yapılan 50’ye yakın türünün
bulunduğunu, bunlardan 25’e yakınının Türkiye’de yetiştirildiğini söyledi
Gündoğdu,
hem Türkiye’de hem de dünyada alıçla ilgili istatistik çalışmalarının yeterli
olmadığına değinerek, “Ülkemizde alıcın kapama bahçe şeklinde
yetiştiriciliğinin standardizasyonu maalesef yok. Tamamıyla ormanlık alanlarda,
kıraç yerlerde ve yol kenarlarında yetişiyor. İnsanlar meyveyi bu tarz
yerlerden toplayarak kendi imkanlarıyla pazara sunuyor. Dolayısıyla şu anda
alıç potansiyelimiz hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz.” şeklinde
konuştu.
Son
yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı ile bazı üniversitelerin alıç
yetiştiriciliğiyle ilgili çalışma yaptığına dikkati çeken Gündoğdu, çalışmalar
sonucunda alıç bahçeleri oluşturularak, burada yetişen meyvelerin çeşitli
sanayi sektörlerine satışının başladığını ifade etti.
“Antioksidan
özelliğe sahip 14 bileşik tespit ettik”
Gündoğdu,
alıcın vatandaşların yaptığı reçel, marmelat ve sirke gibi ürünlerin yanı sıra
birçok sektörde ana ve etken madde olarak kullanıldığına vurgu yaparak, şunları
kaydetti:
“Bahçelerde
yetiştirilen alıcın, sanayi, gıda, kozmetik, aromaterapi ve fitoterapi
dediğimiz alanlarda kullanımına imkan sağlanacaktır. Bolu’da kırmızı ve sarı
renkli meyveler üzerinde çalışarak, bunlarda 14 antioksidan özelliğe sahip
bileşik tespit ettik. Alıç içinde bulunan bazı biyokimyasallar, özellikle kalp
hastaları için kullanılan haplarda ve ilaçlarda yer alıyor. Bunlar kalbi
kuvvetlendirici sisteme sahipler. Bazı biyokimyasalların ise mide tümörü ve
mide kanserini tedavi edici etkisi olduğu bilimsel olarak ortaya
konulmuş.”
İlaç
sanayisinin çok pahalı olduğunu ve bu sistemin de bitki biyokimyasından
beslendiğinin bilindiğini belirten Gündoğdu, bu nedenle alıç gibi bir meyvenin
daha düzenli ve sistemli şekilde yetiştirilmesi gerektiğini anlattı.
Alıcın yaygın
kullanım alanları var
Gündoğdu,
alıcın yerel halk tarafından çeşitli alanlarda kullanıldığına işaret ederek,
“Alıç reçeli, marmelatı, sirkesi ve alıç çayı dediğimiz ürünler yapılıyor.
Alıcın yaprak, çiçek ve meyvelerinin kurutulup çay olarak kullanılmasının
öksürük, boğaz iltihabı gibi birtakım hastalıklara iyi geldiği Avrupa
Fitoterapi Merkezi tarafından da ortaya konulmuştur.” ifadelerini
kullandı.
Alıç
sirkesiyle ilgili de bilgi aktaran Gündoğdu, şunları kaydetti:
“Alıç
sirkesinde bulunan organik asitler, değişik bileşikler ve antioksidan etkisi
gösteren maddelerle biyokimyasallar, kalbi güçlendiriyor. Onun yanında
tansiyonun da dengede durmasına katkı sağlıyor. Ancak bunu tek başına
kullandığınız zaman belki bu etkileri sınırlı miktarda görebiliriz. Biz
bunların bu işin uzmanı hocalarımızla beraber katkı ve takviye edici bir gıda
şeklinde kullanılmasını tavsiye ediyoruz.”
Doç.
Dr. Gündoğdu, alıç yaprakları ve meyvesinin kurutularak, çay ve merhem gibi
ürünler de elde edilebileceğine değinerek, bu merhemin çeşitli cilt
rahatsızlıklarında kullanılabileceğini sözlerine ekledi.