Haber: Feyza ACAR
“BU İŞE HEM
BOLU HEM KENDİM İÇİN GÖNÜL VERDİM”
Küçüklükten
itibaren hayalim aşçılıktı. Hiçbir zaman başka bir mesleğe yönelmedim. Bolulu
olmama rağmen ailemde hiç aşçı yok. Bu işe hem Bolu hem kendim için gönül
verdim. İlk başta Mengen aşçılık okuluna gitmeye karar verdim. Zamanında 3. olarak
girdim. Aldığım eğitimler sonrası ilk gittiğim staj 2014 yılı Bodrum Divan
Oteldi. Ardından bir sonraki sene Antalya Maxx Royal şirketine bir
görevlendirmeyle stajyer olarak gittim. Okulun son senesinde arkadaşlarıma
liderlik yaptım. Birçok sorunu çözerek herkese elimden geldiğince yardımcı
olmaya çalıştım. Her zaman araştıran ve liderlik vasfı yüksek olan bir karakter
oldum.
“İSTANBUL’A
GELDİĞİMDE ELİMDE SADECE ÇANTAM VARDI”
Okul
bittikten sonra Bodrum’a çalışmaya gittim. Bodrum Marina Yat Kulübü’nde bir
sezon çalıştım. Daha sonra Mengen Meslek
Yüksekokulu aşçılık bölümünü kazandım. Üniversite ilk başta bana
mantıksız geliyordu. Okumasam olur mu diye düşünüyordum. Üniversiteye gittiğim
zaman orada aldığım eğitimi orada yaptığım çevreyi hiçbir zaman bu meslekte
yapamayacağımı anladım. Üniversitede bir staj daha gördüm. Okulu güzel bir
dereceyle bitirdim. Okul bittikten sonra arkadaşlarımızla İstanbul’a gelme
hayalimiz vardı. Bir sezon 3 arkadaş tekrar Antalya’ya çalışmaya gittik. Biraz
para biriktirdikten sonra İstanbul’a geldik.
İstanbul’a
geldiğimde elimde sadece çantam vardı. Başka hiçbir şeyim yoktu. İlk akşam
teknede kaldım. Ailem her zaman desteğimdi fakat ben kendi ayaklarımın üzerinde
durmayı tercih ettim. Geldikten sonra bir hafta içinde ev ve iş buldum. İstanbul’da
çok iş değiştirdim.
“TELEVİZYON
PROGRAMI BENİ NASIL ETKİLER DİYE ŞÜPHEYE DÜŞMÜŞTÜM”
Show
TV’de Lezzet Akademisi adlı bir program vardı. Bu programdan teklif geldi. İlk
başta televizyon programı beni nasıl etkiler diye şüpheye düşmüştüm. Girip
denemeye karar verdim. 13 haftalık bir programdı. Finale kadar gelerek 2.
oldum. Ardından mesleğe devam ettim. İstanbul’da bir takım sorunlar oldu ve
Bolu’ya geri döndüm. Bolu’da Çamlıçeşme Otel’de çalışma fırsatı buldum. Pandemi
zamanında bir süre Erva Çiçekevi’nde çiçekçi olarak İlker Ayfer abimin yanında çalıştım.
O bana esnaflığı, para kazanmanın zorluğunu, nasıl mal alınır satılır bunları
öğretti. İleride kendi yerimi açarken bunlar bana fikir babası olacak.
Kendisiyle güzel iş ve çalışmalar yaptık. En azından ileride bu mesleği
yapmasam bile bir meslek öğrenmiş oldum. Ona ne kadar teşekkür etsem az gelir.
“YARIŞMAYA
İSTEMEYE İSTEMEYE BAŞVURDUM”
Bana
neden MasterChef yarışmasına katılmıyorsun diyorlardı. Pek niyetim yoktu
Bolu’da tamamen sistemi kurmuştum. Ailemin yanındayım, altımda arabam var, işe
gidip geliyorum ve arkadaş ortamımın çoğunluğu zaten Bolu’daydı. Her şey
güzeldi. İstemeye istemeye başvurdum. Sonra Acun Medya’dan bir telefon geldi.
Başvurum onaylandı. Ardından videolu bir başvuru daha gönderdim oda kabul
edildi. Videolu başvuruda bu meslekte neler yaptığımızı, neler yapmak
istediğimizi, kendimizi nerede gördüğümüz gibi sorular soruyorlar. Amaçlarımdan
birisi Türk mutfağını uluslararası mutfaklara nasıl iyi bir şekilde entegre
edebiliriz. Gelişen gastronomi dünyasında nasıl iyi işler yapıp kendi adımızı
duyurabiliriz düşüncesinin her zaman peşinde koşmuştum. Daha önce katıldığım
programda da bu görüşü savundum. Olabildiğince kendi ülkemiz ve yöremizde olan
ürünleri bir şekilde geliştirerek
yapmayı kendime vizyon edindim. Örnek vermek gerekirse peynir yapmak
uzun süren bir iştir. Ben bu yarışmada kendi peynirimi yaparak bir ilke imza
attım. Herkesin ürününü kendi yaparak
yöresiyle ilgili işler yapması gerektiğini de savundum. Yemek yapmak için önce
malzemeyi tanımak ve bilmek gerekiyor. Bizim ülkemiz, coğrafyamız büyük
topraklara ve geniş tarım arazilerine sahip. Bizde yetişmeyen ürün yok şu anda.
Bolumuzda yetişen ürünlerimizde var. Patatesimiz ve siyez buğdayımız gibi
ürünler kalitemizi yansıtıyor. Bu ürünleri önce tanıyıp öyle yemek yapmak
gerekiyor. Bolu’da çok fazla bilindik bir yemeğimiz yok. Bizim aşçılıktaki
atalarımız Osmanlı mutfağından gelen bir kültüre sahip. Bolulular sadece aşçı
olacak ya da en iyi yemeği sadece Bolulular yapar diye bir şey yok. Bu
yarışmada birçok arkadaşım var benim. Mücadeleden ziyade aynı evde kaldığımız
için büyük bir dostluğumuz var bizim.
“ERKEKLER
VE KADINLAR AYRI EVLERDE KALIYOR”
Erkekler
ve kadınlar ayrı evlerde kalıyor. Yarışmada yaşadığımız hiçbir tartışma ve
kavga olabildiğince eve yansımamaya çalışıyor. Biz hepimiz buraya dinlenmeye
geliyoruz. Hep birlikte zaman geçirmek istiyoruz. Burada en çok samimi olduğum
ve bir şeyleri paylaştığım arkadaşım Furkan var. Furkan iyi bir pastacı.
Olabildiğince pastadan bir şeyler öğretmeye çalışıyor. Fikir alışverişi
yapıyoruz. Bu hepimizin arasında oluyor. Yarışmada her ne kadar bir şeyler
yaşasak bunu eve vurmadığımız zaman olumlu bir durum oluşuyor. Bu ülkede bir
yaptığı ürünü tanıyan herkesin çok iyi bir aşçı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten
iyi işler yapan arkadaşlarım burada var. Şu an Türkiye’de herkes aşçılığa
yönelmiş durumda. Aşçılık gelişen dönemde büyük ve ihtiyaç duyulan bir meslek
olacak. İleride biz özümüzü unutacağız gibi duruyor. Biz özümüzü unutmadan bunu
uluslararası mutfaklara yansıtmalıyız.
“BURADA
HERKES KARDEŞ GİBİ YAŞIYOR”
Çekimler
varken normal bir günde sabah çıkıyoruz çekim bittiği zaman herkes inzivaya
çekiliyor. İzinli olduğumuz günlerde sabah uyanıyoruz. İlk uyanan kahvaltıyı
hazırlıyor genelde. Daha sonra diğer arkadaşlarımız uyanıyor hepimiz güzel bir
kahvaltı yapıyoruz. Müzik dinliyoruz, oyun konsolumuz var oyun oynuyoruz,
sohbet edip kendi aramızda paylaşımlar yapıyoruz. Bahçemiz mevcut burada spor
aktiviteleri yapmaya özen gösteriyoruz. Burada herkes kardeş gibi yaşıyor
herkes birbiriyle bir bağı var. Yarışmada ne yaşanırsa yaşansın burada o bağ
devam ediyor.
“ZİYAFET
SOFRASI GİBİ SOFRA KURUYORUZ”
Evde
yemekler kime denk gelirse o yapıyor. Malzemelerimiz oluyor. O gün canı kimin
yemek yapmak isterse o yapıyor. Furkan tatlımızı yapıyor, ben etleri yapıyorum.
Güzel birlik ve beraberlik içerisinde yemek ortamımız oluşuyor. Ziyafet sofrası
gibi sofra kuruyoruz kendimize. Bizim o yarışmadaki yorgunluk ve stresimizi
azaltan bir durum oluyor.
“SÜRPRİZLERLE
DOLU BİR YARIŞMA ORTAMI HAZIRLIYORLAR”
Yarışmada
verilen süre içerisinde o yemeği yapmak zorundayız. Başka hiçbir ekstrem durum
söz konusu değil. Orada eliniz kesilse ya da farklı bir durum olsa bile ek süre
diye bir şey olmuyor. Eğer o yemeği bitirmek istiyorsanız ya eliniz kesilmiş
bir şekilde devam edeceksiniz ya da yemeği yapmıyorum diyerek kenara
çekileceksiniz. Burada herkes özverili çalışıyor. Kimse yılmadan savaşıp
mücadele ediyor. Kamera arkasında kuliste oturuyoruz. Yemeğimizi kamera
arkasında hep birlikte yiyerek sohbet ediyoruz. Yapacağımız yemekler sürekli
sürpriz oluyor. Bize ne malzeme çıkacağını bilmiyoruz. Dış çekime giderken
hangi şehre gittiğimizi bilmiyoruz. Gidince öğreniyoruz Sürprizlerle dolu bir
yarışma ortamı hazırlıyorlar. Bu güzel fakat stres yükselten bir durum.
Halimizden çok memnunuz.
Şu
an Türkiye’nin en çok izlenen programıyız. Genellikle haftanın 5 günüde
reytinglerde ilk sıradayız. Bu Acun Medya’nın ne kadar kaliteli bir iş
yaptığını gösteriyor.
“ŞEFLERLE
KAMERA ARKASINDA SOHBETİMİZ OLMUYOR”
Şeflerle
kamera arkasında pek sohbetimiz olmuyor. Kamera önünde neyse odur. Herkesin
belli bir kulisi var ve orada duruyor. Şeflerle konuşmak yanlış anlaşılma gibi
bir duruma yol açabilir bu sebeple sadece kamera önünde muhabbet ve
sohbetlerimiz var.
“ARKADAŞLARIMIN
DAVRANIŞLARI BENİ GÜÇLENDİRDİ”
Meyve
veren ağaç her zaman taşlanır politikası var. Arkadaşlarımın yaptıklarına ilk
başta çok kızıyordum. Bu durumu artık kötü karşılamıyorum. Arkadaşlarımın davranışları
beni güçlendirdi. Aslında onlara teşekkür etmek zorundayım. Kendileri beni
hırslandırarak beni daha iyi bir yarışmacı yaptılar. Yarışmada herkesle iyiyim
ve herkesle genel olarak iyi olmaya çalışıyorum. Ne kadar tartışsam da arka
tarafa gittiğimizde konuşuyoruz.
“HAYALLERİM
BURADA BİTİYOR MU DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM”
Yarışmada
14’lü elemeler zamanında 3 kere üst üste 2. olmuştum. Orada acaba hayallerim
burada bitiyor mu diye düşünmüştüm. Orada çok zorlanmıştım fakat 4. gün o
önlüğü aldığım zaman o heyecanım geçmişti.
“BURADA
BOLU’YU EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETMEYE ÇALIŞIYORUM”
Ben
bir Boluluyum. Bolu’da büyümüş Bolu’nun evladıyım. Ben burada Bolu’yu en iyi
şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Buradan tüm Bolulu hemşerilerime ve
arkadaşlarıma selamlarımı gönderiyorum. Onların desteği ve benim burada
verdiğim mücadeleyle inşallah şampiyonluğa ulaşmayı diliyorum.