İşte Osman Altınışık’ın Sabah Gazetesi’nde yer alan köşe
yazısı…
OSMAN ALTINIŞIK (ANKARA)
Yılmaz, kente hizmet etmek için yurtdışından tekrar Türkiye’ye döndüğünü
söyledi
lütfuna erişmiş bir ‘Bolu aşığı’ olarak tanımlıyor.
Yılmaz… Maddi imkansızlıklarla geçti çocukluk ve gençlik yılları… Buna
rağmen asla yüreğinden kopmayan öğrenme tutkusu, Bolu’ya olan sevgisi ve
çalışma azmi ona önce öğretmenlik, sonra mühendislik ve nihayet Bolu Belediye
Başkanlığı yolunu açtı. Bu çetin ama dolu dolu geçen yaşam öyküsünü, ‘Proje
Fabrikası’ olarak anılan Bolu’nun ‘Halka hizmet Hakk’a hizmet’ ilkesi ile
çalışan Alaaddin Başkanı’yla konuştuk.
mısınız, nasıldı Alaaddin Yılmaz’ın çocukluğu?
“Hızlı” diyorum çünkü çok çabuk büyümek zorunda kaldım. Elimin ekmek
tutması gerekiyordu. 1952 yılında Seben’in Değirmenkaya Köyü’nde doğdum.
dönümlük arazimiz bile yoktu.
sonra babam derme çatma ahşap bir ev yaptı. Yiyecek ekmeğimiz, yakacak
kömürümüz yoktu; köyümüzde okul yoktu. Sabah ezanında elimde balta, eşekle dağa
gider kurumuş meşe kökleri toplar, köye gider satardım. Zor bir çocukluktu.
okumak, ailemi düzlüğe çıkarmak ve memleketine hayırlı bir insan olmaktı.
Başarabildiysek ne mutlu..
HER GÜN 26 KİLOMETRE YÜRÜDÜM
ve matematik falan öğretiliyordu. Ben çok hevesliyim tabii. Eğitmen yaşım küçük
diye beni sınıfa almıyor. O sınıftan atıyor ben geri geliyorum, o atıyor ben
dönüyorum. Ben kazandım, sonunda beni de sınıfa kabul etti. 3 yıl orada eğitim
gördüm. Şahadetnamemi yani ilk diplomamı aldım. Sonra okuldan birkaç arkadaş
köyden 13 kilometre uzakta, Seben İlkokulu’na gitmeye başladık. Kar, boran,
yağmur, çamur, soğuk demeden her gün 26 kilometre yol yürüdük. Ara sıra
Seben’deki bazı akrabalarımız bizi yanlarında yatılı misafir ederdi. Çok çileli
yıllardı ama çok şükür sonunda ilkokul diplomam elimdeydi.
çıkarır mıydı bilmem. Bize sık sık misafirliğe gelen ‘Kadir Dayı’ dediğimiz bir
amcamız vardı. Benim okuma hevesimi fark edip babama “Sen bu çocuğu
okutamazsın ben alıp okutacağım” dedi. Bir bohça bazlama, yorgan, bir
sepet de üzüm koydu annem yanıma ve Kadir Dayı ile Bolu’ya gittim.
sınavlarına girdim, Kızılçullu Okulu’nu kazandım;
çıkardı.
ziyafetti o kahvaltılar.
açığı vardı. Sonunda okuduğum ilkokula öğretmen olarak döndüm.
YAPMAK
milyon liraydı. Bunun yüzde 90’ı İller Bankası’ndan geliyor ve yüzde 95’i de
personel giderlerine harcanıyordu. Bugün 275 milyon lira bütçesi olan bir
belediyeyiz. İller Bankası’nın payı yüzde 39’a düşmüş durumda. Projelerimiz ve
yatırımlarımız kendi kendini amorti ediyor.
alsa, nüfusu da artsa halkının refahında geriye gidiş olmayacak.
Önceden arsenikli yeraltı suyu içen Bolu’ya Türkiye’nin en büyük su yatırımını
yaptık. İçme suyu şebekelerini tamamen değiştirdik. 3 bin 624 metrelik tüneli
tamamlamak üzereyiz. 300 metre gibi az bir mesafemiz kaldı. Bolu’da her hane,
musluğundan kaynak suyu içecek. Eskiden Büyüksu’da kokudan durulamazdı. Şimdi
balık tutabilirsiniz orada. Yakın bir gelecekte yüzülecek de.
alanlarına atıyor; çöpten elektrik üretiyoruz.
refahı arttırmak.
10’da yer alan Bolu’yu dünyanın en yaşanabilir 10 kentinden biri yapmak. Bunun
için de Bolu’yu doğa, spor ve sağlık turizmi cazibe merkezine dönüştürecek
vizyon projelerimizi bir bir hayata geçiriyoruz.
“TELEFONUMU BOLU’DA HERKES BİLİR”
Sizce Alaaddin Başkan’ın başarısının sırrı ne?
İnsanlar geçici, hizmetler kalıcıdır. Halkımız çalışanı her
zaman takdir eder, hizmetin kıymetini bilir.
Bunu açık ve şeffaf yapıyorsanız, kul hakkı yemiyor, kimseye
haksız menfaat sağlamıyorsanız o zaman başarırsınız. Herkesi kucaklarsanız
başarırsınız. Bakın Bolu’da Hayır Çarşımız, Gıda Bankamız, Aşevimiz, Umut
Evlerimiz, etüt merkezlerimiz, Engelli Koordinasyon Merkezimiz, meslek
edindirme kurslarımız, sanat kulüplerimiz ve hayvan dostları için
geliştirdiğimiz projeler her kesimi kucaklar niteliktedir.
Belediyecilik en başta gönülleri imar etme sanatıdır.
Benim telefon numaramı Bolu’da herkes bilir.
Arayıp da ulaşamayan, geri dönüş alamayan vatandaşımız
yoktur. “Hep birlikte başaralım, bir olalım, iri olalım, diri olalım”
diyoruz biz.
Babam, “Üniversiteye gidip komünist mi olacaksın?”
dedi
Neden öğretmen olarak kalmadınız?
Öğretmen okulunda matematik öğretmenim “Mutlaka
üniversite okumalısın” dedi. Ama o zamanlar öğretmen okulunu bitirenler,
üniversite sınavına giremiyordu. Ben de liseyi dışarıdan bitirdim ve sınava
girdim. Eskişehir Ticari Bilimler Akademisi’ni kazandım. Tam kaydımı
yaptıracağım, Sakarya Üniversitesi’nde asistanlık yapan eski matematik
öğretmenimden bir telgraf geldi, “Acele Adapazarı’na gel” diye. Beni
Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği bölümüne
kaydettiler ve tekrar öğrenci oldum. Babama, “Sakarya’da okumaya
başlıyorum” dediğimde “Komünist mi olacaksın?” dedi. “Baba,
bu üniversite değil akademi” deyince, “Haa, o zaman farklı” deyip,
razı oldu. Akademiyi 1976’da birincilikle bitirdim ve mühendis çıktım.
“AİLEMLE KÖPRÜ YIKTIK, KÖPRÜ YAPTIK”
bir ihalesine girdim; çimento ve betonu devlet veriyor; kereste ve işçilik ise
senden. Ama benim ne param, ne müşterim, ne çalışanım var. Selin zarar verdiği
bir köprü yıkılacak, yerine yenisi yapılacak. İhaleyi ben aldım. Köprüyü,
annem, babam, abim, yengem hep birlikte yıktık, yerine yenisini yaptık. İlk
inşaatımı böylece tamamlamış oldum. 1983’te Suudi Arabistan’a gittim, 3 yıl
burada çalıştım. Mısır, İspanya, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve Brezilya
gibi birçok ülkede, şehircilik ve belediyecilikle ilgili işleri gözlemleme
fırsatım oldu. Oralardan edindiğim gözlem ve deneyimle Bolu’ya baktım.
Havasıyla, suyuyla, dağıyla, ovasıyla, yaylasıyla ne eşsiz bir cennetmiş Bolu,
bunun farkına ilk kez bilinçli şekilde vardım. “Bolu’da, Bolu için
çalışacağım” dedim ve Türkiye’ye döndüm.
aşka profesyonel gözle bakmaya başladım. Bir coğrafyanın sahip olduğu doğal
güzellikleri, tarihi ve kültürel değerleri kent hayatı ile harmanlamanın,
koruma kullanma dengesi gözeterek sürdürebilir kılmanın, doğayla şehri
bütünleştirmenin önemini daha iyi kavradım. 10 yıl Bolu Belediyesi’nde meclis
üyeliği yaparak belediyecilik deneyimi kazandım. 2001 yılında AK Parti’nin
kurucuları arasında yer aldım. 2004 yılı yerel seçimlerinde, AK Parti tarafından
Bolu Belediye Başkanı olarak aday gösterildim ve seçildim. Bizim için makam
mevki önemli değil. Hepimizin amacı bu ülkeye hizmet etmektir. Liderimiz,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği gibi Türkiye’yi
söz söyleyen ve sözü dinlenen bir ülke yapmak;
Kalbi’nin ve halkımın hizmetkarı olarak çalışmanın, fikir ve projeler üretmenin
mutluluğunu yaşıyorum.