CHP Bolu İl Başkanı
Kazım Karsu son aylarda Türkiye’nin gündeminin inanılmaz bir hızla değiştiğini
söyleyerek “ Bu süreç içersinde ülkeyi
yöneten siyasiler ile muhalefet partisi liderleri ister istemez agresif ya da
kırıcı olabiliyorlar. Ülke yöneticilerinin toplumun geniş kesimlerini adeta yok
sayarak her şeyi kendilerinin tayin edeceğini vurgularcasına aldığı kararlar en
son İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi vatandaşlarımızın arasında derin
infiallere neden olurken toplumsal kutuplaştırmayı da gittikçe tırmandırmaktan
başka bir işe yaramıyor. Ancak iktidar partisi genel başkanı ve küçük ortağı
olan partinin genel başkanı hoşlarına gitmeyen herkese ağır üslup kullanmakta
çekinmiyor hatta adaleti olmayacak talimatlar vererek dizayn etmeye
çalışıyorlar” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin böyle bir tabloyu hak etmediğinin
altını çizen Başkan Karsu; “ Özellikle
toplumumuzun en çok şikâyetçi olduğu konuların başında kutuplaştırıcı siyaset
ve liderlerin birbirleri hakkındaki ifadeleri ve kullandıkları sert dil
gelmektedir. Sayın Liderlerimiz daha uygar ve demokratik bir şekilde topluma
mesaj veremezler mi? Eğer en tepeden bir
yumuşama sinyali gelirse diğer partilerin liderleri de buna uygun davranarak
üsluplarını gözden geçirecek ve demokratik kültür açısından ülkemiz için çok
daha sağlıklı bir yola girilecektir” biçiminde konuştu.
“Amerika’da Cumhuriyetçi Trump’ın iktidarı devrederken ülkenin içine
düştüğü durumun tüm dünya tarafından nasıl izlendiği ve “Demokrasinin Beşiği”
denilen ABD’nin ne hale düştüğü hepimizin malumudur” diyen Başkan Karsu
sözlerini şu şekilde tamamladı; “Bazı çevreler benzer tablonun Türkiye’de
de yaşanabileceğini, hatta iktidarın muhalefete seçim sonuçlarına rağmen
iktidarı devretmeyeceğini ya da çeşitli bahaneler öne sürerek, seçimleri
erteleyerek bir şekilde iktidarını sürdüreceği gibi olasılıkları dile
getirmektedirler. Bu tip iddialar hem ülkemizin demokratik geleceği hem de
insanlarımızın yarına sağlıklı bakabilmeleri açısından son derece üzücü
iddialardır. O yüzden ülkemizde artık kutuplaştırıcı siyasete bir set çekmek
adına liderlerimiz arasında demokratik argümanlara dayalı bir siyaset dilinin
başlamasını ve bunun toplumun tüm katmanları tarafından talep edilmesinin
yerinde olacağını düşünüyorum. Sonuç olarak başka Türkiye yok! Bu ülke
hepimizin. Ülkemizin mutlu yarınlarını kurmak için geç kalmış değiliz. Buna
yürekten inanıyorum.”