Dolar
ABD Doları 34.1048
Euro
Euro 38.0948
Sterling
Sterling 45.3949
Altın
Altın 2841.2000
BOLU ÇOK BULUTLU
5,5
ÇOK BULUTLU

“HÜKÜMETİMİZE BÜTÜN GÜCÜMÜZLE DESTEK VERİYORUZ”

“HÜKÜMETİMİZE BÜTÜN GÜCÜMÜZLE DESTEK VERİYORUZ”

Memur-Sen Bolu İl
Temsilciliği, ABD’nin Türkiye’ye yönelik aldığı ekonomik yaptırımları protesto
etti. Memur-Sen Bolu İl Temsilcisi Ahmet Koçak, hükümetin oluşturduğu direniş
hattına şimdiye kadar olduğu gibi bütün güçleriyle katkı verdiklerini açıkladı.


Memur Sen Bolu İl Temsilciliği, sendika binası önünde  “küresel dayatmalara hayır, emperyalizmi
yeneceğiz” başlıklı basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından Koçak ve bazı
sendika üyeleri, ABD’yi protesto için temsili dolar
yaktı.


Ahmet Koçak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Türk
ekonomisine karşı yapılan manüplatif saldırıların Trump’n sosyal medya
üzerinden yaptığı açıklamayla birlikte yeni bir döneme girdiğini belirten
Koçak; “Son aylarda Türk ekonomisine karşı yapılan manüplatif saldırılar
Trump’ın twitter üzerinden yaptığı “Türk lirası dolar karşısında hızla
düşerken, Türkiye’yle çelik ve alüminyum ticaretinde gümrük vergilerinin iki
katına çıkarılmasını az önce onayladım. Bundan böyle vergi alüminyumda yüzde
20, çelikte yüzde 50 olacak. Türkiye’yle ilişkilerimiz şu anda iyi durumda
değil.” şeklindeki açıklamayla birlikte yeni bir evreye girdi. Aslında ABD
başkanının bu açıklamaları aşikarın beyanından başka bir anlam taşımamaktadır.
Zira biz, son zamanlarda ekonomimize karşı yapılan operasyonların emperyalizmin
Türkiye’ye dönük olarak geliştirdiği “grand stratejinin” daha önce terör
örgütleri eliyle gerçekleştirdiği saldırıları, 15 Temmuz işgal girişimi gibi
bir taktiksel devamı olduğunu biliyoruz.


“AMERİKA KRİZİN VE ŞİDDETİN MERKEZİDİR”    


Yine biz biliyoruz ki; özellikle 2008 finansal krizi ile
birlikte büyük bir darboğaza girmiş olan kapitalist emperyalizm ve onun en
tepesindeki elitlerin yönettiği ABD’nin özellikle 1945’ten sonra geliştirdiği
taktik stratejiler bir bir iflas etmektedir. Tam da bu sebepten dolayı büyük
bir “akıl tutulması” yaşamaktadır. Dolayısıyla Amerika krizin ve şiddetin
merkezidir; ülkemizin de içinde bulunduğu otuz ülkeye karşı neresinden
bakarsanız bakın küresel çapta bir yıkımın kapısını aralayacak olan “ticaret
savaşları” stratejisi başka nasıl açıklanabilir. Bazı kesimlerin görmezden
geldiği böyle bir gerçek ortadayken, özellikle evanjelikler ve neoconların
“rahip Brunson’ı teslim etmezseniz…” ile başlayan tehditlerinin krizin merkezi
Amerika’nın hezeyanları olduğunu da bilmemiz gerekiyor.


“MESELE RAHİP BRUNSON
DEĞİLDİR”


Evet; mesele rahip Brunson değildir. Mesele, batmakta olan
bir stratejidir. Ülkemizde bazı kesimlerin yaşadığımız süreci hala Brunson
üzerinden okumaya çalışmaları ve hatta hukuku hiçe sayarcasına “ver Brunson’u
krizden kurtul” kolaycılığı 15 Temmuz’da büyük bir yenilgiye uğrattığımız
emperyalizmin yeniden mevzi kazanmasından başka bir şeye hizmet etmeyecektir.


Aslında mesele açık ve seçik bir şekilde karşımızda durmaktadır.
Küresel emperyalizmin öncüsü ABD, kendi içindeki krizi gizlemek için dünya
devletlerine savaş açmış durumdadır. Öte yandan, geçen yüzyıl ortasında
Amerikan hegemonyasını sağlamak için sahaya sürülen bütün kavramlar ve bu
kavramların kurumsal yapılarının güvenirliliği kalmamıştır. Buna karşılık
dünyanın birçok yerinde yeni arayışlar, bağımsız politikalar
geliştirilmektedir. Yani; küresel emperyalist ABD’nin gerek ekonomik anlamda
gerekse siyasi anlamda kendi içinde yaşadığı krizler, bir hegemonik boşluk
oluştururken, dünyada her devlet yeni ittifaklar yeni paktlar oluşturmak için
çabalamaktadır. Bu durum yeni bir dünyanın habercisidir. Ve bu dünyanın
kurulması noktasında gerek tarihi derinliği ile gerekse de tarihi derinliğine
koşut olarak geniş bir coğrafyaya hitap eden Türkiye’ye büyük imkanlar
sunmaktadır. Nitekim, son yıllarda atılan adımlar bizim umutlarımızı
artırırken, emperyalizmin histeriye varacak derecede agrasifleşmesine neden
olmaktadır. Bugün yaşadıklarımızın bir veçhesi/yüzü de budur.


“GÜÇLÜ VE BÜYÜK
TÜRKİYE BİRLİKTELİĞİ GÜÇLENDİRMEKTİR”


Bu hakikati göremeyen, hala geçen yüzyıl askeri ve siyasi
darbelerle ülkemize yerleşen vesayetin dilinden kurtulamayanların, Amerikan
hegemonyasının /emperyalizminin temel aygıtlarından biri olan ve “küresel
rezerv para” olarak deklare edilen doları tek hakikat olarak görmeleri de
kaçınılmazdır. Onun içindir ki, vesayet döneminde oluşan ezberle konuşanların
milletimizin hilafına kurdukları cümleler bizim için felaket tellallığı
mesabesindedir. Bütün bunlardan hareketle; emperyalizmin yaşadığı krizinin
oluşturacağı muhtemel yıkıntılardan kurtulmanın ve son yıllarda bütün
olumsuzluklara, bütün saldırılara rağmen adım adım hayata geçirdiğimiz “güçlü
ve büyük Türkiye” idealinin tam anlamıyla tecellisinin sağlanmasının tek yolu
toplumsal tesanütümüzü koruyarak devlet ve millet birlikteliğini
güçlendirmektir.


“YAŞASIN MİLLİ
EKONOMİ”


Güçlü ve Büyük Türkiye idealini sendikal anlamda kendisine
misyon edinmiş Memur-Sen ailesi olarak, küresel baronların ve onların ekonomik
tetikçileri olarak gördüğümüz bazı uluslararası kuruluşların manüplatif
saldırılarına karşı hükümetimizin oluşturduğu direniş hattına şimdiye kadar
olduğu gibi bütün gücümüzle katkı verdiğimizi ilan ediyoruz. Yaşasın
Bağımsızlık, Yaşasın Milli Ekonomi, Varolsun Güçlü ve Büyük Türkiye.”

Boludabolu Avatar
BoludaBolu
15 Ağustos 2018
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir