UNESCO‘nun Öğrenen Şehirler
Küresel Ağı’nda, Konya ve Eskişehir‘den sonra Türkiye‘nin 3. kenti Bolu oldu.
Bolu Belediye Başkanı Yılmaz: “Hedefimiz dünyanın
yaşanabilir 10 kenti arasına girmek. UNESCO‘nun Öğrenen Şehirler Ağı’na
katılarak ne kadar zengin bir potansiyele sahip olduğumuzu uluslararası alanda
bir kez daha tescilletmiş olduk”
“Dünya şehirleriyle öğrenme
süreçlerini tartışacağız. İkili öğrenme, diyalog, karşılıklı bağlantılarla
hayat boyu öğrenme uygulamalarını destekleyeceğiz”
Bolu, UNESCO Öğrenen
Şehirler Küresel Ağı’na (GNLC) katıldı.
“Öğrenen Şehir” olma sürecini 2016’da başlatarak
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu bünyesinde yer alan 7 programa dahil olan Bolu
Belediyesi, Komisyon Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz ve proje uzmanları ile kapsamlı
toplantılar yaptı.
GNLC’ye katılım sürecini 9 Şubat’ta tamamlayarak UNESCO
Türkiye Milli Komisyonu’na resmi başvurusunu yapan Bolu, 20 Mart’ta ağa dahil
olma hakkını elde etti.
Türkiye’den, Eskişehir ve Konya’nın ardından bu hakkı
kazanan 3. şehir olan Bolu, aynı zamanda ağdaki büyükşehir olmayan ilk Türkiye
kenti olma özelliğini de elde etti.
“Hedefimiz
yaşanabilir 10 kent arasına girmek”
Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, gazetecilere yaptığı
açıklamada, Atina, Pekin, Bristol, Torino, Mexico City ve Sao Paolu’nun da
bulunduğu dünyadaki 182 çok özel şehir arasına girmekten mutluluk duyduklarını
belirtti.
Belediye olarak yapılan çalışmaların, bu unvanın
kazanılmasında ne kadar etkili olduğunun görüldüğünü aktaran Yılmaz,
“Dünya şehri olma hedefimizi de destekleyen adımlar bunlar. Dünya
şehirleriyle öğrenme süreçlerini tartışacağız. İkili öğrenme, diyalog,
karşılıklı bağlantılarla hayat boyu öğrenme uygulamalarını destekleyeceğiz.
Ekonomik, kültürel, sosyal gelişmeler sonucu kaybolma riski taşıyan manevi ve
kültürel değerlerimizi canlı tutmak ve geleceğe aktarmak; doğal kaynaklarımızı
da koruma kullanma dengesi içerisinde verimli biçimde kullanmak için planlı
adımlar atacağız.” diye konuştu
Yılmaz, Bolu’nun dünya kenti olması konusunda iddialı
çalışmalar yaptıklarını vurgulayarak, “Hedefimiz dünyanın yaşanabilir 10
kenti arasına girmek. UNESCO’nun Öğrenen Şehirler Küresel Ağı’na katılarak ne
kadar zengin bir potansiyele sahip olduğumuzu uluslararası alanda bir kez daha
tescilletmiş olduk.” şeklinde konuştu.
Bolu’nun sahip olduğu zenginlikleri verimli bir şekilde
değerlendirmek istediklerini de anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Öğrenen şehrin ilkelerinden biri olan vatandaş odaklı
olmayı yıllardır temel felsefemiz haline getirdik. Böylece bu felsefeyi
kurumsallaştırıyoruz. Biz göç ederek kentimizin misafiri olan insanlarımıza da
maddi ve manevi değerlerimizi anlatmak istiyoruz. Sadece onlara da değil.
İletişim araçları çok güçlendi ve hızlandı ancak birçok değerimiz gençlere
öğretilemeden unutulma tehlikesi yaşıyor. Bunu aşmak istiyoruz. Yaşlılarımızdan
öğrendiklerimizin gençlere aktarılması için her türlü imkanı
kullanacağız.”
“Kültürel mirası
gelecek nesillere aktaracağız”
Yılmaz, Bolu’nun çok sayıda medeniyete ev sahipliği
yaptığına ve bu mirası gelecek nesillere aktarabilecek potansiyele sahip
olduğuna dikkati çekerek, zayıflayan ilişkileri güçlendirmek için kentin genç
ve yaşlı nüfusunun entegrasyonunun gerekli olduğuna değindi.
“Öğrenen Şehir” olmakla bütün Bolu halkının
kazanacağını dile getiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Günümüz insanının, özellikle çocukların ve gençlerin
doğal yaşamdan uzak, daha çok dijital dünyada yaşamaları ve hızlı kentleşmeden
kaynaklanan problemler nedeniyle geçmiş kuşaklarla aynı yaştakilerle doğayla
sosyal yaşamla bağları her geçen gün zayıflıyor. Zayıflayan bu ilişkilerin
güçlendirilmesi için çalışmalar Öğrenen Şehir başlığı altında artarak devam
edecek.”
GNCL nedir?
GNCL, kentlerin iyi uygulamaları ve birbirlerinden
etkilenmeleri için kurulmuş uluslararası bir ağ niteliği taşıyor. 42 ülkeden
182 şehrin dahil olduğu “Öğrenen Şehirler Programı”, Almanya’da
bulunan UNESCO Hayat Boyu Öğrenme Enstitüsü tarafından yürütülüyor.
Kalkınma süreçlerinin her aşamasında fikir paylaşma ve
kentlerin bulduğu çözümleri iyi yönleriyle diğer şehirlere taşıma amacını
taşıyan bu ağa, bugüne kadar dünyanın çeşitli bölgelerinden sadece şehirler
değil, topluluklar da dahil oldu. Ağa katılan şehirler, ortaklıklar kurma,
bilgi paylaşımında bulunma ve diğer kentlere ilham kaynağı olmaya kadar birçok
yeni fırsattan yararlanabiliyor.
Öğrenen Şehirler, eğitimin her aşamasında kapsayıcı öğrenimi
teşvik etmek için kaynakları etkin ve kaliteli şekilde kullanmayı hedeflerken,
aile, iş yerleri ve toplumda hayat boyu öğrenme de canlanıyor. Ortak konferans
ve toplantılara ev sahipliği yapmak ve şehirdeki güzel çalışmaları uluslararası
kamuoyuna duyurmak da bu sürecin diğer artıları olarak öne çıkıyor.